• Cts. Haz 10th, 2023

Türkiye Haber

Türkiye ve Dünya Gündeminden en güncel haberler

Doğal afetten ‘katliam’ diye söz eden ilk ülke Türkiye

Byadmin

Şub 25, 2023 , , , ,

1980’li yıllarda Nokta dergisi bir sayısının kapağında ’10 yıl içinde İstanbul’da büyük deprem olacak’ başlığını kullanmıştı. Daha çocuktum ama çok etkilendim, korktum demek daha doğru. Bu korku fobiye dönüştü. 17 Ağustos 1999 saat 03.02’de ‘demek şimdiymiş’ diye uyandım. Hiç bitmeyecek gibi geldi. Avizenin tavana vuruşu, duvarlardan gelen sesler arasında ‘oluyor işte’ diye düşündüm. Binadan çıktığımda herkes sokaktaydı. Arabalarda radyolardan haberleri dinliyordu insanlar. ‘Avcılarda binalar yıkıldı’ diyordu radyodaki sunucu. ‘Beklenen İstanbul depremi bu’ diye düşündüm. Sonra bunun bir başka depremin etkisi olduğunu öğrendik. Adapazarı- Gölcük’tü merkez.

O zaman Doğan radyolar grubunda çalışıyordum. İş yerinden aradılar, ‘Adapazarı’na gidiyorsun hemen’ dediler. ‘Tamam’ dedim. Yola çıktım ama ne göreceğimi bilmiyordum. Bir tahminim vardı elbette. Bölgeye girdiğim anda yıkılmış binalar, yol kenarlarına bırakılan cenazeler, ambulans sesleri, ağlayan insanlar vardı. İşimi yapmaya başladım. Korkumu, paniğimi bastırıp orada yaşananları aktarmaya çalıştım. İnsanların gözlerinde acıyı, öfkeyi, çaresizliği aynı anda gördüm. O durumdaki bir insana ne diyebilirsiniz ki? Başsağlığı dileyemiyorsunuz aileleri hala enkaz altında, geçmiş olsun diyemezsiniz çünkü hiçbir şey geçmemiş. Ne kelimeleriniz ne de duygularınız bir depremzede ile konuşmaya yetersiz kalıyor.

‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ dendi. Deprem vergileri toplanmaya başlandı. Kamuoyu bütün deprem uzmanlarını yakından tanıdı. Onlar sürekli uyarıyordu, siyasetçiler de halka ‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ diyordu. O depremden bir süre sonra AKP iktidara geldi. Alınan deprem vergisini kalıcı hale getirdi.’ Özel iletişim vergisi’ oldu adı. Milyarlarca lira toplandı. Peki sonra? Sonra Katliam oldu.

‘Çök, kapan, tutun’

100 milyara yakın deprem vergisi toplayan bir hükümetin halkına sunduğu tek çalışma ‘Çök, kapan, tutun’

Birkaç ay sonra, birkaç ay öncesine kadar Prof. Dr. Naci Görür’ün uyardığı bölgede bir gece gökyüzü aydınlandı. Sonra hiç bitmeyen bir sarsıntı….

‘Ayağımın altından zemin düştü…’

“Önce hafif sallandı. Çocuklara kolonların altına girin bekleyin dedim. Gittikçe hızlandı, bebeği kucağıma aldım. Sonra her şey evin içinde havalanmaya başladı. Her şeyi havaya fırlatıyordu. Salonun duvarı yok oldu, dışarıyı gördüm…”

“Binadan çıktığımda arkamdan yıkıldığını duydum. Büyük bir gürültüyle. Çığlıklar yükseliyordu her yerden. Ailelerimizin sesi geliyordu. Yardım istiyorlardı ama bir şey yapamıyorduk. Yangın çıktı binada, kimse gelmedi…”

“Yataktan fırladım. Kolona tutundum. Çok güçlü sallıyordu. Hiç bitmiyordu. Tavandan bir şeyler dökülmeye başladı. Sonra parçalar kopmaya devam etti. Tutunduğum kolon kırıldı ve beni fırlattı. Her şey üzerime yıkıldı. Elimle kazmaya çalıştım. Küçük bir delik açtım. Binanın enkazı yavaş yavaş çökmeye devam ediyordu. Belime kadar dışarı çıktım. İkiye bölüneceğimi düşündüm. Kanım betonlar arasında kayganlaştırıcı etki yaptı. Sürünerek çıktım. Her yer yıkılmıştı, her enkazdan çığlıklar geliyordu. Hiçbir şey yapamadım…”

“…Çatırdamalar başladı, ayağımın altından zemin düştü, üst kat da üzerime geldi. Bina burulmaya başladı. Burularak çöktü…”

Sonrası böyle. Anlatımlar bizzat depremi yaşayan vatandaşlardan. Daha fazlası da var. Elinden kayan çocuklarını kurtaramayanlar, ‘baba yardım et’ diyen çocuğuna yardım edemeyenler. Ailelerinin çığlıklar içinde ölümünü izleyen insanlar. Hiçbiri ne çökecek, ne kapanacak zaman bulamadı. Bu deprem onlar için kameralar karşısında yapılan bir şov değildi. Bu deprem onlar için bir katliamdı.

İlk işleri belgeleri yok etmekti

Yıkılan binalar içinde bir iki yıllık yeni binalar da vardı. Deprem bölgelerine yapılmasına izin verilen gökdelenler de. Hepsi de ‘depreme dayanıklı’ sloganı ile milyonlarca insana satıldı. İnsanlara yaşarken milyonlarca liralık mezarlar sattılar. Bile isteye… En tepeden en alta kadar bütün yöneticilerin izni ve isteğiyle. Bu yüzden bu deprem bir katliamdı.

Suçlular önce delilleri karartırlar. İnsanlar enkaz altında yardım isteyen yakınları için ‘VİNÇ’ diye bağırırken iki vinç içinde insan olmayan tek katlı bir binayı yıkmak için yola çıktı hem de depremin ilk günlerinde. O bina Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Hatay İl Müdürlüğü’ydü.

Binada Hatay ve çevresindeki bütün yapı denetim raporları, depreme dayanıklılık sonuçları ve daha birçok belge vardı. Yok edilmek istenmesinin nedeni ise o belgelerin altındaki imzalardı. Islak imzalar, isimlerle birlikte. İktidarın ilk işi o belgeleri korumak olmalıyken onlar yok etmeye çalıştı. Onları korumaya çalışan Avukat Ömer Meşe günlerce tek başına nöbet tuttu. Enkazdan tek tek belge topladı. Kimse gelip almadı. Savcı belgenin fotoğrafı çekilirken ‘parmağım gözüktü lütfen yeniden çek’ dedi. O kadar korkuyordu ki parmağından tanınacağını düşündü. Sonra da izne ayrıldı.
Bu yüzden bu bir katliamdı.

Ezilerek, yanarak, donarak öldü insanlar

Deprem sonrası iki gün hatta ilçe ve köylerde üç gün insanlar tek başına kaldı. Yakınları enkazdan çığlık atarken onlar yağmurda, karda enkaz başında çırpındı. Her şeyin tek elden yapılacağı inadı ve bir sürü liyakatsızın ne yapacağını bilememesi… ama her şeyden önce “Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle…”cümlesini kuracak emrin gelmemiş olması o insanların bağıra bağıra ezilerek, yanarak, donarak ölmesine neden oldu.

Evet, kimileri yardım edin diye bağırırken artçılarla çökmeye devam eden enkazlarda ezildi.

Kimileri soğuktan yardım beklerken donarak öldü.

Kimileri deprem sonrası doğalgaz ya da sobaların yol açtığı yangınlarda yanarak can verdi.

Kimileri de o dumanlarda boğuldu.

Yakınlarını teşhis etmeye çalışan depremzedeler her türlü ölümü gördü.

Bu yüzden bu bir ‘KATLİAM’ dı.

Anlamak için empati kurun

Ekranda izlediğiniz hiçbir görüntü orada yaşananları size yansıtmaya yetmedi inanın. Katliamı, acıyı, çaresizliği tanımlayacak kelime bulamadım. Yetmedi sözcükler, yeterince anlatamadım. Daha yazacak çok şey var inanın ama empati kurmanızı isteyerek bitireceğim. Çok acı gelecek biliyorum ama özellikle de beklenen Marmara depremi bölgesinde yaşayanlar kursun bu empatiyi.

Bir depremzedenin bana sorduğu ve aklımdan hiç çıkmayan soruyu size soruyorum;

“Düşünün ki aynı binada oturduğunuz dostlarınız var ya da aynı mahallede. Yıllarca akşam yemeklerini birlikte yediniz, tatile birlikte gittiniz, çocuklarınız okul arkadaşı. Bir gece büyük bir deprem oluyor. Kendinizi dışarı zor atıyorsunuz. Ailenizin arkanızda olduğunu düşünüyorsunuz çünkü el ele çıkıyordunuz. Ama binadan çıkınca arkanıza bir dönüyorsunuz ki kimse yok. Bina çöküyor içinden ailenizin çığlıkları geliyor. O eski dostlarınız da dışarda hepinizin çocukları içerde. Ortada sadece bir vinç var. Ne yapardınız?”

Birbirleri ile kavga ettiler hem de küreklerle. Hepsi ailesini kurtarmak için çabaladı. Çoğu başaramadı. Artık birbirlerine bakmıyorlar bile.

Bu yüzden tarihte bir doğal afetten ‘katliam’ diye bahseden ilk ülke Türkiye olacak.

Bir cevap yazın

izmir escort istanbul escort istanbul escort şişli escort bakırköy escort kağıthane escort ataşehir escort esenyurt escort izmir masaj izmir evde masaj